Gemini Lansmanı Öncesi Google’ın Üretken Yapay Zeka Karnesi

Gemini Lansmanı Öncesi Google’ın Üretken Yapay Zeka Karnesi

6 Aralık 2023’te Google, Gemini adını verdiği yeni büyük ölçekli dil modeli ailesini resmen duyurdu. Bu lansman, üretken yapay zeka ekosisteminde uzun süredir heyecanla beklenmekteydi. Çünkü sosyal medyada dolaşan söylentiler Google’ın Gemini serisi ile GPT serisinin pabucunu dama atmayı amaçladığı yönündeydi. Hatta Gemini için lansman tarihlerinde yaşanan değişiklikler de “Henüz istedikleri noktaya varamadılar. Gerçekten GPT-4’ten daha iyi olduğunda paylaşacaklar” şeklinde yorumlandı. Elbette bunların hepsi birer “dedikodu” idi. Kesin olan şey ise Google’ın gerçekten GPT-4 ile boy ölçüşecek bir dil modeli geliştirmeyi son 1 yıl içinde başaramadığı ve bunu yapmak konusunda kararlı olduğu idi. FLAN T5, LaMDA, PaLM ve PaLM 2 beklenen düzeyde yetkin değildiler. Transformer mimarisi de dahil olmak üzere Üretken Yapay Zeka sahasındaki devrimsel yeniliklerin birçoğunun keşfedildiği yer olan Google AI ekosistemi, bu yarışta geride kalarak herkesi şaşırtıyordu. Geliştirilen dil modelleri önemli aşamalara işaret ediyor ve belirli senaryolarda iş görüyor olsa da konu Google olunca beklenen “state-of-the-art” modelin gelmesiydi. Tüm bunların üzerine bir de ChatGPT’ye rakip olması için apar topar ortaya çıkarılan Bard uygulamasının lansmanında yaşanan fiyasko [1][2], Google üst yönetiminin üzerindeki baskıyı iyiden iyiye artırdı.

Google’ın Problemi Ne?

Google, teknolojinin ulaştığı son noktayı temsil eden bir dil modeli geliştirmek için gerekli her şeye sahip olan gezegendeki birkaç şirketten biri. Hatta bu 2-3 şirket içerisinde de en öne çıkanı. Zira, yukarda da bahsettiğim gibi bu teknolojinin temelleri bizzat Google ekosistemi tarafından icat edilerek dünyayla paylaşıldı. Yeryüzündeki en iyi araştırmacılar ve geliştiriciler Google’ın farklı yapay zeka birimlerinde veya bağlı şirketlerinde çalıştılar/çalışıyorlar. Google, büyük ölçekli bir dil modeli geliştirmek için gerekli insan gücüne, gerekli know-how’a, gerekli donanım alt yapısına, gerekli veri setlerine ve gerekli finansal güce sahip. Peki tüm malzemeler hazırsa neden bir türlü “helva” yapılamıyor?

Farklı bakış açıları mevcut olsa da teknoloji dünyasında çoğunluğun hem fikir olduğu problem Google üst yönetimi ve onların kararları sonucu şirketin “inovatif”, “yenilikçi” ve “fırsat eşitliğine önem veren” DNA’sından uzaklaşmış olması. Bu konuda çok fazla şey yazıldı, konuşuldu ama bence duruma dair en iyi özet, 18 yıl Google’da çalıştıktan sonra ayrılan bir geliştiricinin samimi blog yazısıydı. Bu blogda, Google’ın geçirdiği değişim büyük oranda CEO Sundar Pichai ve ekibinin, “eski Google”a ait kültürel değerleri öncelik olmaktan çıkarmasına bağlanıyor. İçerde olup bitenler Google’ı alakadar ediyor. Ancak biz geliştiriciler ve kullanıcıları ilgilendiren önemli noktalar da var bu değişim süreciyle ilgili. Hem net bir “Innovator’s Dilemma” örneğine şahitlik ettiğimiz için çıkarılacak dersler var hem de üretken yapay zeka sahasında ciddi bir rekabet olması bizler için oldukça önemli. Bu rekabeti var edebilecek en önemli aday olan Google ise bocalıyor. Güçlü bir rekabet, bizler için daha iyi ürün ve servisler, daha fazla hesap verilebilirlik ve daha esnek iş modelleri kurabilmek demek.

Google, aslında bu süreçte çok sayıda üretken yapay zeka modeli ya da makalesi yayınladı. Üstelik yalnızca dil modelleriyle ilgili değil. Müzik sentezlemekten görsel üretmeye, video üretiminden güvenli yapay zeka çalışmalarına kadar uzanan geniş bir yelpazede yoğun biçimde çalışıyorlar. Temel problem Google’ın bir türlü son noktayı koyamaması. Geliştirici ekosisteminde artık “Google cannot ship” esprileri standart olmaya başladı. Pek çok değerli çalışmayı ortaya çıkaran Google, bence 3 sebepten ötürü bir türlü “hizmete sunma” basamağını başaramıyor:

A) Üretken yapay zekanın değer yarattığı alanlara Google’ın mevcut gelir modelini zora sokacak cinsten. Bu yüzden yeni servislerini nasıl konumlandırmaları gerektiğini halen keşfedebilmiş değiller

B) Google daha önceleri şeffaf ve paylaşımcı biçimde geliştirdiği yapay zeka teknolojilerini dünyaya ilan ediyordu. Bu teknolojilerle rakiplerinin değer yaratıp kendisine karşı avantaj elde etmesinden dolayı artık herhangi bir şeyi paylaşırken fazlasıyla temkinli davranıyor .

C) Google üst yönetiminin Üretken Yapay Zeka konusunda net ve diğer insanlara da ilham veren bir vizyonu yok. Bu vizyonu kitlelere anlatamadıkları gibi kendi çalışanlarına da yeterince anlatamıyorlar. Onca olasılık arasından Google’ın tercihi, halihazırdaki geniş servis ekosistemine bağımlı ek işlevler geliştirmek şeklinde. Oysa küçük ekipler, üretken yapay zeka teknolojileriyle yepyeni iş modelleri icat edebiliyor. Bu nedenle son yıllarda Google, giderek artan sayıda çalışan kaybediyor. Üstelik, tüm dünyaca tanınan kariyerlere sahip, çok kritik çalışanlar. Google’dan ayrılan insanların başardıkları, Google’ı gölgede bırakmaya başladı.

Google Ne Yapmalı?

Bu soruya yanıt vermek çok zor. Geleceği kestirmek giderek daha da güçleşirken Üretken Yapay Zeka gibi ekstrem derecede dinamik bir sahada “sektör lideri” olmak nasıl mümkün olur? Elbette bu sorunun yanıtını bilmiyorum 🙂 Bilseydim muhtemelen bununla ilgili blog yazmaktan öteye geçmiş olurdum. Ancak yapılan hatalar ve başarılı görünen örnekler üzerinden bir bakış açısı geliştirebiliriz.

Öncelikle Google’ın mevcut pozisyonunu iyi anlamakta fayda var. Yazının önceki bölümlerinde belirtiğim üzere Google bu sahada rekabet etmek için gereken tüm kaynaklara fazlasıyla sahip ve birçok elit ekip harıl harıl bu konularda çalışıyor. Bu ekipler önemli aşamalar kaydedip prototipler veya örnek uygulamalar da geliştiriyor. Buna ek olarak, Google’ın bu sahadaki iki önemli oyuncuyla çok önemli ilişkisi var.

İlk olarak, son olarak lansmanı yapılan Gemini serisinin de geliştiren, Deepmind‘dan bahsetmek gerek. Deepmind ekibi geçmişte pek çok önemli yapay zeka atılımını başarmış oldukça seçkin bir takımdan oluşuyor. Google 2014 yılında Deepmind’ı satılan aldı ve bir iştirak şirketi olarak artık “Google Deepmind” olarak faaliyetlerini sürdürüyorlar. Enteresan şekilde Google markası yapay zeka ekosisteminde kan kaybederken, Deepmin ayrı bir repütasyona sahip. Deepmind herkesi büyük saygı beslediği ve son gelişmelere karşı en güçlü cevabı vermek için bir numaralı aday olarak görülen bir yer. Zaten Gemini ile ilgili lansman öncesi ortaya çıkan büyük beklenti ve dedikoduların sebebi de bunun Deepmind’ın uzun süredir beklenen karşı hamlesi olmasıydı. Fakat Deepmind ekibinin bu noktada ne kadar otonomiyle hareket ettiği ne kadar Google üst yönetimi tarafından farklı kararlar almaya zorlandığı da merak edilen bir konu.

İkinci olarak, dil modelleri noktasında şu anda GPT serisinden sonraki en iyi alternatif olarak görülen Claude serisi modelleri geliştiren Anthropic ekibi oldukça önemli. Anthropic ekibinin hem dil modeli ailesi hem de bu model ailesi üzerine kurdukları ve ChatGPT’ye rakip olarak çıkardıkları Claude Chat, Google’ın kendi çalışmalarından çok daha başarılı bir noktaya erişmiş bulunuyor. Genel performans olarak genelde ikinci sırada görünen Claude, konu bağlam uzunluğuna geldiğinde 200.000 token’lık son güncelleme hamleleriyle bu sahadaki lider konumunu da pekiştirmiş durumda. Google ise Anthropic’in büyük yatırımcılarından. İlk aşamada 550 milyon dolar daha sonra ise ek olarak 2 milyar dolar yatırım yaptılar. İronik bir şekilde kendi lansmanlarından sonra hisse fiyatı düşüşe geçen Google, Anthropic yatırım haberleriyle hisse fiyatlarında artış görmüştü. Sanırım bu küçük done, Google’a ne yapması gerektiğini de söylüyor.

Google belli ki “haddini aşan zıttına dönüşür” sürecinden geçiyor. Yenilikçi, disruptive, beklenmeyi yapan karakteriyle bugünlere gelen Google, bir “teknoloji devi” olmanın yarattığı körlük ve tutuculuk kültüründen muzdarip gibi görünüyor dışardan. En azından üretken yapay zeka alanında böyle olduğu kanattindeyim. Çıkış reçetesi ise elbette köklere dönmekte. Deepmind ve Anthropic markalarının performansları ve hem geliştirici komünitesi hem de yatırımcılar nezdindeki algıları ortada. Hal bu iken Google’ın yapacağı en iyi şey bu ekiplere tam otonomi tanımak ve sahip olduğu sınırsız kaynaklarla onları desteklemek. Bunu yaparken sabırlı olmak ve kesinlikle PR süreçlerini yöneten takımını değiştirmek 🙂

Son Söz

Tüm bu meseledeki teknoloji magazinini bir kenara koyarak, bizler için asıl önemli olan noktayı vurgulayarak bitirmek istiyorum. Halihazırda üretken yapay zeka konusunda endüstri standartlarını belirleyen ve amiral gemisi konumunda ilerleyen OpenAI ekibinin davranış örüntülerine dikkatli bakmak gerek. Sektör lideri pozisyonundaki her büyük şirket gibi, söylemleri farklı olsa da, elbette kendi çıkarlarını toplulukların çıkarlarının önünde görme refleksleri var. Öte yandan açık kaynak tarafındaki gelişmeler, Anthropic’in rekabet performansı, Google’ın hamleleri, Amazon’un daha küçük oyunculara verdiği destek gibi hadiseler OpenAI’ın geliştiricileri ve son kullanıcıları daha memnun edecek adımlar atmasını sağladı. Bunu sürekli kılabilmenin tek yolu, OpenAI veya bir başkası, lider konumdaki organizasyona karşı daima ciddi bir rekabetin varlığı. O yüzden Google’ın bu sahada etkin ve rekabetçi olması önemli. Lider pozisyonuna eğer bir gün Google erişirse, elbette o takdirde de diğer oyuncuların güçlü yanıtlar vermesini bekliyor olacağız. Tekelleşme tehdidinin azaldığı ve herkesin üretken yapay zekanın insan hayatına katacağı konfordan maksimum düzeyde faydalanabildiği bir gelecek ümidiyle….

Bu İçeriği Paylaş:

Yorumlar kapalı.